Çalış
Fethiye ilçe merkezinden 5 km uzaklıktaki Çalış Plajı, yörenin en önemli konaklama ve eğlence merkezlerinden biridir. Hemen karşısında, Fethiye Limanı’nın giriş kapısı sayılabilecek Şövalye Adası yer alır. Çalış Plajı’na belediye otobüsleri ve dolmuşların yanısıra, küçük dolmuş tekneleri ile denizden de ulaşım olanağının bulunması, tatilcilere büyük kolaylık sağlamaktadır. Sıcak yaz günlerinin serin akşamları, tatillerinde Çalış’ta konaklamayı seçenlerin ayrıcalığıdır.
Caretta Caretta
Kaplumbağalarının en önemli yuvalama bölgelerinden biri olan Çalış Plajı, bugüne kadar 219 türün tespit edildiği, Çalış Doğa Parkı-Kuş cennetini de kapsıyor.
Akdeniz’de en romantik gün batımının izlendiği, Yörük çadırında, yöresel kültürün yaşatıldığı, zevkli bir tatil için bütün seçeneklerin sunulduğu, yerli ve yabancı konukları ağırlayacak tüm olanaklara sahip bir merkez konumunda.
Eğer su sporları, özellikle de rüzgâa sörfü, tatilinizde vazgeçemeyeceğiniz alışkanlıklarınızın arasındaysa, Çalış sizin için en ideal seçim olmalı.
İyi bir plaj keyfi için aradığınız her şey, güneş, kum ve deniz, yöre insanının sıcak konukseverliği, iyi bir hizmet ve eğlenceyle, Çalış’ta unutulmaz bir tatile dönüşüyor.
Çalış Plajı’nın hemen arkasında yer alan bölge, Fethiye turizminin konaklama kapasitesinin yaklaşık 7.500 yataklık bölümünü kapsar. Çeşitli standartlarda, irili ufaklı konaklama tesisleri, restoran ve barlar ile alışveriş merkezleri, turizmin bütün gereksinimlerini karşılayacak biçimde hazırlamıştır.
3 km uzaklıktaki Günlükbaşı yerleşimi ve plajın uzantısında yer alan Kargı ve Yanıklar köyleri de çeşitli standartlardaki pansiyon, otel ve tatil köyleri ile konaklama ve diğer turizm hizmetleri için alternatifler sunmaktadır.
Ölüdeniz – Belceğiz
Bir akşamüstü denizle buluşmak
Hissetmek masmavi gökyüzünü ellerinizin arasında
Tatlı Akdeniz rüzgârlarıyla dansetmek
ve kumsalda bırakmak ayak izlerinizi…
Ölüdeniz, “Cennetin Kapısı”
Ölüdeniz, “Özgürlükler Plajı”…
Korunaklı durgun suyuyla Ölüdeniz ve hemen yanı başındaki Belceğiz Plajı, Akdeniz’in beyaz köpüklerini, çam ağaçlarının yeşiliyle buluşturuyor.
Dünya turizminin gözdesi Ölüdeniz Kumburnu Milli Parkı ve Belceğiz Plajı, Fethiye ilçe merkezine 15 km uzaklıkta ve zengin florası, yamaç paraşütü için elverişli konumu ile bir “dünya mirası” olmayı hak eden Babadağı’nın eteklerinde yer alıyor.
Belceğiz Plajı, denizden, kumdan ve güneşten yararlanırken bir yandan da her türlü su sporunu yapabileceğiniz olanaklar sunuyor. Yine, plajdan kalkan günübirlik tekne turlarına katılarak Ölüdeniz’in çevresindeki diğer güzellikleri keşfedebilir, mini bir mavi yolculukla, Akdeniz’in engin maviliklerinin, kıyılarda Torosların yeşiline nasıl dönüştüğüne tanıklık edebilirsiniz.
Ölüdeniz Lagünü’nde, kışın su sıcaklığının 19°C’nin altına düşmemesi ve bölgedeki hava sıcaklığının gece ve gündüz ortalamasının 12°C dolayında olması, kış tatilinizi de Ölüdeniz’de geçirmeniz için tercih nedeniniz.
Hisarönü – Ovacık
Ölüdeniz’in muhteşem güzelliğine ulaşmak için yapacağınız yolculuk, size tatil için iki özel seçenek daha sunuyor: Ovacık ve Hisarönü köyleri.
Ölüdeniz’e 4 km uzaklıktaki Ovacık ve Hisarönü, sıcak yaz günlerinde çam ormanlarıyla kaplı Babadağ’ın tatlı esintisini hissederken konaklayabileceğiniz, eğlenebileceğiniz ve dinlenebileceğiniz iki şirin köy. Otelleri, restoranları, barları, eğlence, alışveriş merkezleri ve sıcak, konuksever insanları ile Ovacık ve Hisarönü, aynı zamanda Likya Yolu’nda trekking yapanların da tatillerinin başlangıç noktası.
Ovacık, Hisarönü ve Ölüdeniz bölgesi toplam 20.000 yatak kapasitesine sahip. 1. sınıf tatil köylerinden, küçük aile pansiyonu işletmeleri ve kampinglere kadar, aradığınız her standartta konaklama olanağı bulabilirsiniz.
Yaklaşık 10.000 tür bitkinin yer aldığı Akdeniz florasının en güzel örneklerini ve 49 endemik türü barındıran, 1975 m yüksekteki Babadağ, aynı zamanda yamaç paraşütü sporu yapanların da dünyada en çok keyif aldıkları atlayış merkezi konumunda.
Gökyüzünde bir kuş gibi süzülen paraşütlerin yolculukları, Belceğiz Plajı’nın beyaz, yumuşak kumlarında son bulurken yalnızca atlayış yapanlar değil, izleyenler için de gerçek bir serüvene dönüşüyor.
Kaya Köyü
Kaya, antik Karmylassos’tan günümüze uzanan, farklı kültürlerin birbiri ile kaynaştığı, konup göçtüğü kesintisiz bir yaşamın mekânı olarak önem taşıyor. Yamaçların üzerinde birbirinin ışığını kesmeden yapılmış tipik Akdeniz mimarisi örneği taş evler, kiliseler, okullar, şapeller, atölyeler, diğer yapılar ve birbirine açılan dar sokaklar âdeta bir mimari laboratuvarı görünümünde.
Türk-Yunan hükümetleri arasında imzalanan Lozan Antlaşması gereği yapılan nüfus değişimi sonucunda, Kaya’da yaşayan Rum halkı ile, Batı Trakya’da yaşayan Türk halkı karşılıklı olarak yer değiştirmiş, ancak Türk göçmenlerin buradaki yaşam biçimini benimseyememeleri yüzünden köyde, bugünkü terkedilmişlik görünümü sergileyen süreç başlamıştır.
Kaya, Anadolu kültürler mozayiğinin önemli bir örneği olarak korunuyor ve geçmişte hüzüne dönüşen çoşkuların, umut çiçekleri açması amacıyla çağdaş bir turizm anlayışı içinde yeniden değerlendiriliyor. Yakın bir gelecekte restorasyon ve planlama çalışmalarının tamamlanmasıyla, dünyaya örnek olacak bir dostluk, barış, bilim, kültür, sanat köyü idealinin gerçekleşmesi için kamu ve sivil girişimlerin çalışmaları sürdürülüyor.
Kaya’nın kök boyası tekniğiyle elde edilmiş, özgün renklerle yapılan halıları ünlüdür. Ayrıca incir, nohut, kavun, nar gibi ürünleri çok özeldir.
Konaklama tesisleri, lokantalar, şarap evleri ve Kaya Sanat Kampı hizmet vermekte. Çok yakınındaki Gemiler Koyu ve Afkule Manastırı da önemli çekim alanı olarak Kaya’yı farklı kılmaktadır. Ayrıca sağlıklı yaşam olanağı sunan iklimi de farklı bir ayrıcalığıdır. Derler ki, Fethiye’nin en yakın yaylası Kaya’dır.
Kelebekler Vadisi
Pieris Rapae, Euglapia Quadripunctia, Danaus Chtysippus ve diğerleri…
Pieris Rapae, Euglapia Quadripunctia, Danaus Chtysippus ve diğerleri… Fethiye’nin en güzel koylarından biri olan “Kelebekler Vadisi”, dik ve derin bir vadi tabanında on hektarlık bir düzlükte yer alır. Akdeniz’in deniz seviyesi kelebeklerinin bir arada görülebildiği bir açık hava müzesi görünümündeki vadide ilkbahardan başlayarak dokuz-on ay boyunca 30 tür gündüz ve 40 tür de gece kelebeğinin yaşam sürecini izlemek mümkün.
Kelebekler Vadisi’ne, Ölüdeniz’den kalkan servis teknesiyle, yarım saatlik bir yolculukla ulaşılabilindiği gibi, Faralya’dan zorlu bir yürüyüşle ya da 1975 m yükseklikteki Babadağ’dan parapante ile uçarak ulaşmak isteyenlerin düşleri de gerçek olabiliyor.
Kelebekler Vadisi, Ölüdeniz’den günübirlik tur yapan teknelerin de mola verdiği duraklardan biri. Her sabah Belceğiz Plajı’ndan yola çıkan teknelerle ulaşabileceğiniz vadide, kısa bir mola bile, size farklı bir cennette olduğunuzu anımsatmaya yetiyor.
Son yıllarda doğa yürüyüşü (trekking) sporu için Likya Yolu’nda yürümeyi seçenlerin de rotasında bu güzel yer var.
1995 yılında, birinci derece doğal sit alanı ilan edilen vadide, yapılaşmaya izin verilmediği için konaklama tesisi yok. Yanınızda götüreceğiniz çadırlarda, uyku tulumlarında ya da çalı ve yapraklarla kaplı ahşap çardaklarda gecelemek, yeme – içme gereksiniminiz için de küçük kır lokantasından yararlanmak mümkün.
Turkuaz renkli minik koyunda yüzmenin keyfini çıkardıktan sonra, vadinin içinde zengin floralı bir ortamda yürüyüş yapanları bir de sürpriz bekliyor. Dik ve yüksek yarların sonunda ulaşılan iki küçük şelale, yürüyüşçülere zevkli bir duş olanağı sağlıyor. Gezginlerin betondan arındırılmış doğal ve güvenli bir ortamda tatil yapmaları için “Kelebekler Vadisi” ideal bir seçim.
Saklıkent
Saklıkent Kanyonu, Fethiye’ye 50 km uzaklıkta benzersiz bir doğa harikasıdır. 300 m derinliğinde ve 18 km uzunluğundaki kanyon, binlerce yıl boyunca dağlardan gelen akarsuların, kayaları aşındırması sonucunda, bugünkü biçimini almıştır. Kışın, içerideki su seviyesinin yükselmesinden ötürü, ziyaretçilerin yalnızca yaz aylarında kanyonun içine girmeleri mümkün olabiliyor.
Eğer hobilerinizin arasında fotoğrafçılık da varsa, Saklıkent ve çevresinin bozulmamış doğallığından muhteşem görüntüler yakalayabilirsiniz.
Saklıkent Kanyonu’nun bir rastlantıyla ortaya çıkartılışının öyküsü ilginç. Bölgede alabalık üretimi için girişimde bulunmak isteyen bir çobanın yaptığı çalışmalar sırasında zorunlu olarak inşa edilen bir servis köprüsü, gizli cennetin kapılarını tüm gezginlere açmış. Başlangıçta, yalnızca alabalık üretimi için kullanılması düşünülen kanyon, yoğun ilgi nedeni ile ziyaretçilerin gereksinimlerini karşılayacak biçimde yeniden planlanmış.
Kanyonun içinde ve dışında hızla akan suların üzerinde kurulu bulunan ahşap dinlenme platformlarında ziyaretçilere sunulan alabalık ve geleneksel börekler, tatil anılarını zenginleştiriyor ve tatil keyfini artırıyor.
Saklıkent’e Fethiye’den dolmuşla ya da seyahat acentelerinin düzenlediği günübirlik turlarla gitmek mümkün. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuk sırasında otantik yaşamın sürüp gittiği küçük köy yerleşimlerinin arasından geçerken tütün, pamuk, anason, susam, buğday tarlaları ve sebze seralarını görebiliyorsunuz. Kanyonun içine güvenli bir servis köprüsü ile giriliyor. Daha başlangıçta, bembeyaz köpüklü çağlayan kaynak suları ile karşılaşan gezginleri, gizli cennetin yemyeşil ortamı büyülüyor. Yazın sıcağından bunalanlar için bir sığınma yeri olan Saklıkent’te suların içinde yapılacak yaklaşık 3 km’lik yürüyüş, herkes için ideal bir spor etkinliği.
Göcek
Göcek, Dalaman Hava Limanı’na yalnızca 25 km uzaklıkta. Bölgedeki turizm merkezleri arasında hava limanına en yakın olanı. Bu özelliği ile, hafta sonu tatilleri için de ideal bir seçenek. Çeşitli standartlardaki konaklama tesisleri ve pansiyonlardan yıl boyunca yararlanmak mümkün. Göcek’in sıcak ve konuksever insanları Fethiye ve çevresini karadan ve denizden keşfetmek isteyenleri bekliyor.
Fethiye’nin batısına doğru yol aldığınızda, ağaçların ardında denizi görürsünüz. Doğal bir yat limanı görünümündeki Göcek’te denizin kardeşliği, her dilden ve her ülkeden yat meraklılarını bir araya getiriyor. Komşu teknede paylaşılan bir fincan kahvenin, kurulan en sıcak dostlukların limanıdır Göcek. Fethiye Körfezi’ndeki Göcek koylarında özgürlüğün mavi rengi, şair Orhan Veli’nin dizelerini anımsatır size:
Yelken ol
Kürek ol
Dümen ol
Balık ol
Git gidebildiğin yere…
Göcek ve çevresi antik dönemlerde Daidalos olarak adlandırılmış. Bu ismi mitolojide ilk uçan insan İkarus’un yaratıcısı mimar Daidalos’tan aldığına inanılıyor. Strabo’nun ve Heredot’un tarihlerinde Daidalos’un Likya’nın bir liman kenti olduğundan söz ediliyor. Ne yazık ki, antik dönemlerdeki depremler sonunda tamamen yıkılan bu kentten günümüze kalan pek bir şey yok. Fethiye – Muğla kara yolunun 25. km’sinde İnlice köyünün çıkışında görebileceğiniz tapınak tipli bir kaya mezarı, kentin ulaştığı sınırlar konusunda bir fikir veriyor.
Fethiye Körfezi’nde, Göcek’in çevresinde sıralanan koylar ve adalar mavi yolculara zevkli bir doğa ve tarih yolculuğu sunuyor. Üzerinde geçmiş dönemlerin kalıntılarını taşıyan bu adalar ve koylar sanatçıların da ilham kaynağı. Ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir balığın resmini çizdiği kayanın bulunduğu Taşyaka Koyu, Manastır Koyu’ndaki Mısırlı Kraliçe Kleopatra’ya ithaf edilen batık hamam, Tersane Adası’nın yaz ve kış limanları, Kapı – Göbün Koyu, Sarsala, Boynuzbükü, Yassıca Adaları, Göcek Adası ve diğerleri, Fethiye Körfezi’nin görülmeye değer güzelliklerinden bazıları.